İskenderiye Kütüphanesi,Müzesi (iskenderiye, MISIR )
Müze, sanat eserlerinin saklandığı ve insanların bunları görüp faydalanmaları için özel binalarda sergilendiği yerler. Müze kelimesi eski Yunancada “bilimler tapınağı” manasındaki “Mouseion” kelimesinden gelir.
Dünyada ilk müze, milad’dan önce üç yüz yılında İskenderiye‘de birinci Ptolemaios zamanında kurulmuştur. Müze adı verilen ilk bina, aslında bir üniversitedir.Sanata ve bilime değer veren okulların bir araya toplanmasından meydana getirilmiştir. Bu ilk müzede, sanat eserlerinden ziyade eski kitaplar vardır. Daha sonraki yıllarda zamanla müzeler, sanat eserleriyle doldurulmuştur.
Koleksiyonculuktan müzeciliğe geçiş bilimsel etkinliklerin doğal sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Koleksiyonların gelişmeleri ve yeniden değerlendirilmeleri, sınıflandırılmaları, belgelendirilmeleri ve korunmalarıyla, bireysel uğraş, bilimsel ve kuramsal bir çalışmaya dönüşmüş; toplumsal ve siyasal bilinçlenmelerin katkılarıyla kamulaştırılan koleksiyonlarla müzeler oluşturulmuştur. Kısaca ICOM olarak anılan Uluslararası Müzeler Konseyi‘ne göre, Müze, kültürel değer taşıyan unsurlardan oluşan bir bütünü çeşitli biçimlerde korumak, incelemek, değerlendirmek, özellikle halkın beğenisinin yükselmesi ve eğitimi için sergilemek amacıyla kamu yararına yönetilen sürekli bir kurumdur. Çağdaş müzelerin ileriye yönelik eğitsel, araştırıcı, yaratıcı ve yönlendirici etkinlikleri nedeniyle günümüzde müze, toplumun bilimsel ve kültürel geçmişini yansıtan ve geleceğini biçimleyecek öğeleri araştıran, toplayan, sergileyen, belgeleyen, yaşatan ve yönlendiren yaygın bir eğitim kurumu olarak tanımlanmaktadır.
Müzeciliğin ilk yıllarında müzelerin başlıca amaçları geçmişe ait sanatsal, kültürel ve bilimsel öğeleri toplamak, korumak, belgelemek ve sergilemekti. 20. yy. müzeleri sanatsal, kültürel ve bilimsel birikimlerin topluma aktarıldığı kurumlar olarak eğitim görevini üstlenmiş, halkın zorlanmadan eğitildiği yaygın eğitim merkezlerine, araştırmaların yapılabildiği laboratuarlara dönüşmüştür. Müzeler, toplumun geçmiş birikimlerini toplayarak, koruyarak, belgeleyerek, uygarlıkların düşünsel ve sanatsal yaratılarına sahip çıkarken, geriye dönük koruyucu görevlerini gerçekleştirmektedirler. Öte taraftan toplumun estetik anlayışının gelişmesi, geçmişin, yaşanan anın ve geleceğin açıklanması, yorumlanması, belli bir beğeni düzeyine erişilmesi, toplumsal gelişmelerin yönlendirilmesi, halkın eğlenirken öğrenip gelişmesi, zamanın böylelikle değerlendirilmesi nedeniyle, günümüz müzelerinin amaçları ileriye yönelik nitelikler kazanmaktadır.
Müzelerin kuruluşundan önce değerli nesne ve sanat yapıtları, mağara, mezar, kutsal mekân, tapınak, saray, villa ve kent merkezlerinde dinsel ve nesnel nedenlerle toplanıp sergilenmiştir. Helenistik Dönemde mouseionlar kültür merkezleri olarak önem kazanmıştı.
Yunan Mitolojisindeki İlham Perilerinden ; Kleoi,Euterpe ve Thalia
M. Ö. 3. yy.da İskenderiye’de (Alexandria, Mısır) I. Ptolemaios (hükümdarlık dönemi M. Ö. 323-85), yaptırdığı sarayın bir bölümünü bir bilim ve eğitim merkezi olarak düzenlemişti. Müze sözcüğü de mousa (ilham perisi) sözcüğünden türemiş olan mouseion (ilham perilerinin yeri ya da tapınağı) anlamında kullanılmıştır. Yunan mitolojisine göre Zeus ve Mnemosyne’nin genç ve güzel dokuz kızından Kleio, tarih; Euterpe, lirik şiir; Thalia, komedi ve pastoral şiir; Melpomene, trajedi; Terpsikhore, müzik ve dans; Erato, erotik şiir; Kalliope, epik şiir ve konuşma; Urania, astronomi; Polymnia da, uyum ve ilahi sanatlarının ilham perileri olarak bu sanatları korurlardı. I. Attalos (hükümdarlık dönemi M. Ö. 241-97) ve ardılları Pergamon’da, Atinalı yöneticiler de M. Ö. 2. yy.da Atina’da resim ve heykeller sergilemişlerdi. Roma İmparatorluğu’nda İmparator Marcus Claudius Marcellus’un ganimetleri Roma’da sergilemesi sonucu, koleksiyonculuk benimsenmiş; önce binaların üstü kapalı portiklerinde ve kitaplık girişlerinde, daha sonra portreler galerisinde sanat yapıtlarının ve değerli nesnelerin sergilenmesi sınıf üstünlüğünün bir simgesi olarak yaygınlaşmıştı. Herculaneum‘da birkaç koleksiyonun sergilendiği Papyri Villası, Rönesans portre galerilerinin görkemli bir öncüsüydü. Papa I Gregorius’un (papalık dönemi 590-04) 6. yy.da resim sanatını desteklemesiyle dinsel resim sanatı giderek gelişmiş, kiliseye bağlı çalışan sanat ve elişi atölyeleri kiliselere bir sanat merkezi niteliği kazandırmıştı. 14. ve 15. yy.larda ticaretin ve kentlerin gelişmesiyle zenginleşen kent-soylu da günlük yaşamı ve dini konu olarak ele alan küçük yapıtları toplamaya başlamıştı. İtalya’da Rönesans döneminde din adamları, kent yöneticileri, soylu aileler sanatçıları korumuş, onların yapıtlarını paylaşamamışlardır. Sanat yapıtı toplayıcılığı, Floransalı Medici ailesinin, koleksiyonunda görüldüğü gibi bilinçli olarak, sonralarıysa öykünülerek amaçsızca gelişmiş, sarayı taklit eden birçok zengin, studiolo ve galeria’yı villalarının bir bölümü olarak kurmuştur. Ancak 1581’de Vasari’nin, Medici ailesi için Uffizi Sarayı’nın ikinci katında, ilk sanat yapıtlarının sergilendiği yer olarak galeria’yı düzenlediği bilinmektedir. Bu yıllarda Padova ve Venedik iki farklı koleksiyonculuk felsefesine dayanan merkezler olarak gelişmişti. Venedik’te Doğudan ticaret yoluyla gelen değerli taşlar, takılar, halılar, silahlar ve küçük boy yağlıboya ve minyatürlerden oluşan koleksiyonlar gelişirken, Padova’da doğa bilimlerini ve eski sanatı bünyesinde toplayan koleksiyonlar önemsenmişti. Venedik’teki San Marco Kilisesi’nin hazinesi, değerli nesneler ve kutsal emanetlerle beslenirken, Padova’nın bilimsel koleksiyonları ender rastlanır bir düzeye erişmişti.
Medici Ailesin’nin Koleksiyonu’na Ait Altı Köşeli ve Kare Yüzlü Güneş Saati
16. yy.da sanatçı, uzman, eleştirmen, aracı ve danışman olarak toplumda önem kazanmış, o zamana değin eski yapıtları toplayan koleksiyoncular, çağın sanatçılarından da yapıtlar satın almışlardır. Böylelikle bilinçli bir koleksiyonculuk gelişmeye başlamış, sanat yapıtları ve sanatçılar hakkında bilgi toplamaya gidilmiştir. Felemenk’te gelişen ekonomik koşullar, 17. yy. sanatını ve koleksiyonculuğu etkilemiş; zenginleşen kentsoylu yeni ve güçlü bir koleksiyoncu grubunu oluşturmuştur. Aynı yüzyılda İngiltere kralı I. Charles’ın (hükümdarlık dönemi 1625-9) İtalya’da Gonzaga Galerisi’nden satın aldığı koleksiyonla saray çevresi etkilenmiş, ama krallığa karşı gerçekleştirilen devrimde bu koleksiyon satılmış, sanata ilgi durulmuştur. Ancak 1660’tan sonra Fransız ve İtalyan edebiyatının etkisiyle, İngiltere’de koleksiyonculuk yeniden canlanmıştır. İngiliz sarayının sanat çevresi üzerindeki etkisinin zayıflamasına karşın, 17.yy koleksiyonculuğunu yönlendirmede Fransız kral ve yöneticilerinin ilgisi devam etmiştir. XIII. Louis’nin başbakanı (1624-2) Kardinal Richelieu, sonraki başbakan (1643-1) Mazarin ve XIV. Louis’nin (hükümdarlık dönemi 1643-715) devlet bakanı Jean-Baptiste Colbert’in koleksiyonları Fransızların beğenisini etkilemiş, Richelieu çok değerli bir kütüphaneyle büyük bir koleksiyonu kurarken, Mazarin Fransa’nın askeri gücünden yararlanarak çok değerli bir koleksiyon oluşturmuştu. Mazarin, 1648’de Felemenkli banker Jabach aracılığıyla, İngiltere kralı I. Charles’ın koleksiyonundan yapıtlar satın alarak koleksiyonunu zenginleştirmiş, ölümünden sonra XIV. Louis, Mazarin’in koleksiyonunun önemli bir bölümüne sahip çıkmıştır. Soyluların yanı sıra 1000 kadar kentsoylu koleksiyonerin bulunduğu Fransa’da 1720’lerdeki ekonomik bunalımın sonucu, birçok koleksiyon el değiştirmiş, desen ve porselen gibi yeni koleksiyonlar oluşturulmuştur.
Everhard Jabach
İngiltere’de 18. yy.da koleksiyonculukla ilgili bilimsel çalışmalar sonucu yazılı belgeler hazırlanmıştır. Bunlardan botanikçi Thomas Martyn’in (1735-825) 1766’da The English Connoisseur (İngiliz Uzmanlar) adı altında basılan liste ve kataloglarıyla yazar ve koleksiyoncu Horace Walpole‘un 1757’de çıkan Collections New in England (İngiltere’deki Yeni Koleksiyonlar) satış katalogları dönemin önemli belgeleridir. 18. yy, Avrupalı devlet adamlarının koleksiyonculukta birbirleriyle yarıştıkları bir dönemdir. Versailles Sarayı’nın etkisindeki Alman prensler, Fransız mimarlığını benimsemiş, İtalyan ve Fransız rokoko üsluplu resimler, Çin porselenleri ve fildişi yapıtlar toplamış, Saksonya elektörü I. August’un (1526-6) başlattığı koleksiyonu Saksonya‘nın başkenti Dresden‘de toplatmışlardır. Prusya kralı II. Friedrich (hükümdarlık dönemi 1740-6), İtalyan saraylarından satın aldığı koleksiyonu Fransız ressam Nicolas Lancret (1690-743) ve Watteau gibi sanatçılardan yapıtlarla zenginleştirerek yeni sarayında düzenlemiştir. Yine 18. yy.da Bavyera dükü V. Albert’in başlattığı koleksiyon, Bavyera kralı I. Maximilian’ın (hükümdarlık dönemi 1806-5) Dürer ve Cranach gibi Kuzeyli ressamlarla İtalyan sanatçılardan aldığı yapıtlarla zenginleşmiş, ancak daha sonra Münih ve Schleissheim’da gösterilmek üzere ikiye ayrılmıştır. Rus çariçesi I. Yekaterina’nın (hükümdarlık dönemi 1725-7) koleksiyonculuğa ilgi duymasıyla Ermitaj Müzesinin çoğunu oluşturan yapıtlar, 18. yy. boyunca Dresden, Paris ve Londra koleksiyonlarından satın alınarak sarayda düzenlenmiştir.
Ermitaj Müzesi ( St. Petersburg , RUSYA )
Müzecilik, Batı toplumunda koleksiyonların kamulaştırılmasıyla 18. yy.da gerçekleştirilmiştir. Toplumun büyük bir kesimi tarafından görülemeyen, ancak özel izinlerle girilebilen devlet koleksiyonları bile özel koleksiyon olmaktan öteye gidemiyordu, Vatikan Müzeleri gibi bir kurum bile, ancak yılda bir kez, Paskalya Yortusu öncesindeki cuma günü halka açılmaktaydı. Batı’da, İtalya’da 18. yy.a değin Papa IV. Sixtus (papalık dönemi 1471-4) tarafından kurulmuş olan Capitoline Müzesi ve Kardinal Grimani tarafından 1523’te Venedik Cumhuriyeti’ne bağışlanan antik koleksiyonlar dışında halkın görebileceği koleksiyon yoktu. Medici ailesinin son ferdi olan Toscana eyaleti büyük düşesi Maria Ludovica‘nın 1737’de koleksiyonlarını eyalete bağışlamasını, Dresden koleksiyonunun topluma açılması izlemiş, Londra’da 1753’te kurulan British Museum, 1759’da; Kassel’deki Resim Galerisi (Gamaldegalerie) 1760’ta halka açılmıştır. 1789’da Medici ailesinin koleksiyonları yeniden düzenlenerek kamulaştırılmıştır. Bu hareketlerle bilinçlenen halkın haklarını dirençle araması sonucu koleksiyonlar topluma açılmıştır. Fransa’da 1793’te devrimci hükümetin krallık koleksiyonlarını devletleştirme kararıyla Louvre Müzesi’ni Cumhuriyet Müzesi (Musée de la République) olarak açması ve Napoléon’un 1798’de Sanatlar Merkez Müzesi’ni (Musée Central des Arts) kurması, müzecilik tarihinde toplumun kültürel yapısına sahip çıkmasını simgeleyen bir hareket olarak önem kazanmaktadır. Ortaçağ yapıtlarının değerlendirildiği ve 1795’te Alexandre Lenoir’ın başlattığı Fransız Anıtları Müzesi (Musée des Monuments Français), daha sonra 1816’da Louvre Müzesi’nin ortaçağ bölümünün kaynağını oluşturmuştur, Yine 1797’de Berlin’de “Kaiser Friedrich Müzesi”adıyla kurulan Eski Müze ; 1824’te Londra’da Ulusal Galeri (National Gallery); 1830’da Münih’te Heykel Galerisi (Glyptothek); 1852’de St. Petersburg’da Ermitaj Müzesi; 1857’de Londra’da İmalatçılar Müzesi adıyla kurulan ve 1899da yeni binasına geçen Victoria ve Albert Müzesi; 1897’de gene Londra’da Tate Galerisi gibi özel koleksiyonların topluma açılmasıyla önce müzeler Avrupa’da yaygınlaşmış, daha sonra 19. ve 20. yy.da ABD’de gelişmiştir.
Fransa Anıtlar Müzesi’nin Giriş Galerisi ( Paris , FRANSA )
19.yy.ın ikinci yarısında ABD, sanat koleksiyonculuğu alanında önemli girişimlerde bulunmuştur, James Jackson Jarves (1818-8) 30 yıla yakın yaşadığı Floransa’da 1851’den başlayarak, daha sonra Yale Üniversitesi’nin Yale Sanat Okulu’na bağışladığı koleksiyonunu oluşturmuş; Thomas Jefferson Bryan (1803-0) 1853’ten önce topladığı koleksiyonunu 1867’de New York Tarih Kurumu’na bağışlamıştır. Charles Eliot Norton’ın koleksiyonu ölümünden bir yıl sonra 1924’te Boston’da halka açılmıştır. Henry Walters, Andrew Mellon, Samuel H. Kress, J. Pierpont Morgan, Benjamin Altman, Henry Clay Frick, Joseph E. Widener ve John G. Johnson, oluşturdukları koleksiyonları müzelere bağışlayarak ya da müzeler kurarak, müzeciliğin Yenidünya’da yayılmasına katkıda bulunmuşlardır. Uzakdoğu ülkelerinin ve Afrika’daki yerli toplulukların sanatlarına duyulan ilgi birçok yeni koleksiyoneri bu alanlarda araştırma yapmaya yöneltmiş; deniz yoluyla Japonya ve Çin’den getirilen resim, baskı, heykel, seramik ve değerli nesneler koleksiyonlara girmiştir. Massachusetts eyaletinin Salem kentindeki Peabody Müzesi, 1800’den başlayarak gemiyle adalardan ve Uzakdoğudan taşınan değerli nesnelerin oluşturduğu ilk koleksiyonlardan biri olmuştur. , ailesi ve kendisi tarafından toplanmış büyük bir koleksiyonu 1900’da Smithsonian Institution’ın bir şubesi olan Freer Galerisi’nde halka açmıştır. Modern sanatla ilgili koleksiyonları oluşturan birkaç kişi bu alanda önemli girişimlerde bulunmuşlar; Paul Durand-Ruel (1831-922) ve Ambroise Vollard (1865-939) gibi iki galerici, Gertrude ve kardeşi Lee Stein ve Dr. Albert C. Barnes, Avrupalı çağdaş sanatçıların yapıtlarını Amerika’da tanıtmışlardır. Walter P. Chrysler, Jr., Stephen Clark, Nelson Rockefeller, Norton Simon, Peggy Guggenheim gibi koleksiyoncular, koleksiyonlarıyla Amerikan müzeciliğini zenginleştirmişlerdir.
Charles Lang Freer ( Amerikalı Sanat Koleksiyoneri )
Paolo Giovio Müzesi ( Como , İTALYA )
Dünya’da ve Türkiye’de Müzeciliğin Gelişimi ( Krolonojik Tablo )
Dünya’da Müzeciliğin Tarihsel Gelişimi :
Koleksiyonculuk – Ptoleme Filadelf (MÖ 300)
16. yy. Koleksiyonların halka açılması – Paolo Giovio Müzesi
1746 – İlk müze Luksemburg Müzesi: Krallığın kullandığı tarihi eserlerin halka gösterilmesi amacıyla kurulmuştur.
1773’de ABD’de Halk Müzesi = Charles Müzesi
1793’te Napolyon tarafından Louvre Sarayındaki büyük galeri müze olarak işlev görüyor. 19. yy’da Louvre Müzesi: Devlet tarafından hükümetin gücünü ve varlığını kanıtlama ve milliyetçi duyguları uyandırma gibi politik bir amaçla kurulmuş.
1794’te Paris’te Bilim Müzesi
1874’te Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi
19. yüzyılda müzecilikte atılımlar yaşanmış, Müzeografi bilim dalı olarak kendini göstermeye başlamıştır.
19.yy’da etnografik ürünlerle güzel sanatlar birbirinden ayrılmıştır. (New York Metropolitan Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi ve Chicago Sanat Enstitüsü)
1880’li yıllarda müzelere bireyi ve toplumu geliştiren bir misyon yüklenmiş ve eğitim ortamı olarak kullanılması gündeme gelmiştir. ( Okullarda müzelerin eğitim amaçlı kullanılabileceği vurgulanmış ve iki yaklaşım kendini göstermiştir. Müze içinde ve müze koleksiyon örneklerinin okullara gönderimi ile .)
19.yüzyılda Avrupa ve Kuzey Amerika’da “Nesne dersleri” insanların nesneyi ve bağlamı keşfederek, nesneden öğrenebileceği düşüncesi- Güney Kensington Müzesi
Müzede farklı yaş seviyeleri için farklı eğitim(Comenius ve J. Dewey) ( 19.yy )
1917’den itibaren müzede öğrenmenin gerekliliği önem kazanmış, müzelerin üniversiteler gibi araştırma merkezleri haline getirilmesi vurgulanmaya başlanmıştır.
1950’lerde eğitim bilimlerinde yaşanan gelişmelerde, öğrencinin araştırarak kendisinin bilgi üretmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buda müze, laboratuvar ve kütüphaneler önem kazanmaya başlamıştır.
1950’lerde müzelerin toplumu eğlendirecek ve eğitecek tarzda koleksiyonlarını kullanmaya başlamışlardır.
1970’li yıllarda özellikle sanat eğitimi alanında müzelerin kullanılması zorunlu kılınmıştır. Bu amaçla Multikültürel eğitim, Müze eğitimi ve kültürel dersler sanat eğitimi müfredatlarına girmiştir.
1970’li yıllarda müze eğitim anlayışında yenilikler kendini göstermiştir.
Nesneler hakkında akademik bilginin aktarımının yanında, toplumun farklı kesimlerinin özellikleri, insan gelişimi, iletişim teorileri, grup dinanizmi, kültürlerarasılık önem kazanmıştır.
Nesne temelli bilgi aktarımından nesneyi bağlamsal açıdan yorumlama, deneyim oluşturma yaklaşımına geçilmiştir. ( 1960 -1970 )
1990’lı yıllarda müze görevli kadrosuna; Araştırmacı, Uzman elaman, Konservatör, Restoratör, mimar, içmimar, Eğitimci-pedagog, metin yazarı, halkla ilişkiler uzmanı gibi görev alanları girmeye başlamıştır.
Müzelerde interdisipliner ortamın kurulması ile müzelerde eğitim etkinliklerinin başladığı görülür. Örnek Olarak :
1. (AIDS – Santa Monica Museum of Art)
2. Metropoliten Sanat Müzesi Eğitim Bölümü :
Halk Eğitimi
Çocuk Eğitimi
Orta Eğitim
Toplumsal eğitim (Müze Dışı)
Mesleki Eğitim
Müze-i Hümayun ( İmparatorluk Müzesi)
Türkiye’de Müzeciliğin Tarihsel Gelişimi :
İlk Dönem: 1845 Sultan Abdülmecid- Ahmet Fethi Paşa- Edward Goold ve Anton Deither Dönemi.
Osman Hamdi Bey Dönemi (1881- 1907 ) :
Osmanlı-Rus Harbi’nden sonra devlet memurluğundan ayrılan Osman Hamdi Bey, 1881’de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine padişahın şahsi emri ile müze müdürlüğüne atandı.
1 Ocak 1882’de padişah II. Abdülhamit, tarafından bir başka göreve daha atandı. Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğü ile görevlendirilmişti. Okul binasını Mimar Vallaury ile birlikte tasarladı. Binanın inşası ve akademik kadronun kurulmasının ardından okulu 2 Mart 1883’te öğretime açtı.
Müze-i Hümayun müdürü olarak ilk işi eski eserlerin yurt dışına götürülmesini yasaklayan bir tüzük hazırlamaktı. Yürürlükte bulunan 1874 tarihli “Asar-ı Atika Nizamnamesi”ni 1883 yılında yeniden düzenledi ve yürürlüğe soktu. Bu yeni düzenleme ile Batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önledi.
Müze müdürlüğü sırasında ilk Türk bilimsel kazılarını başlatan Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina (Muğla, Yatağan) ve Sayda (Lübnan)‘da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda’da yaptığı kazılarda bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan İskender Lahiti de bulunmaktadır. Söz konusu eserler, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Osman Hamdi Bey, ona uluslararası ün getiren bu kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “ Une necropole a Sidon (Sayda Kral Mezarlığı)” adlı bir kitap yazmış ve 1892’de Paris’te yayımlatmıştır.
Osman Hamdi Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem Bey’in Tralles natik kentinde (Güzelhisar, Aydın) yaptığı kazılarda Antik Yunan tanrısı Artemis’e atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki kazılarının başında kardeşi Halil Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze Memurlarından Makridi Bey, Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan,Langaza, Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü.
Osman Hamdi Bey, kazılar neticesinde artan eserleri sergileyebilmek için yeni bir bina arayışına girdi. Eserler, Aya İrini’den sonra Çinili Köşk’e taşınmıştı ancak burası da yetersiz gelmekteydi. Devrin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirdi. Üç aşamada tamamlanan müze binasının ilk kısmı 1899’da, ikinci kısmı 1903’de, üçüncü kısmı 1907 yılında ziyarete açıldı. Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırdı.
Müze-i Hümayun, arkeoloji ağırlıklı bir müze olmuştu. Koleksiyondaki silahlar ve askeri teçhizatlar Aya İrini’de bırakıldı ve “Esliha-i Askeriye Müzesi” adıyla düzenlendi. Bugünkü Askeri Müze’nin temeli olan bu yeni müze, 1908’de ziyarete açıldı. Osman Hamdi Bey’in İstanbul dışındaki kentlerde kurdurduğu eser depoları ilerde kurulacak bölge müzelerinin temeli oldu. Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerinin eserlerini mektebin büyük salonunda toplayarak Güzel Sanatlar Müzesi’nin çekirdeğini oluşturmaya başladı. Tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapmıştır.
Osman Hamdi Bey, müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmadı. Resimlerini genellikle Eskihisar, Gebze’deki evinde geçirdiği yaz aylarında yaptı. Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanan ressamdı.Resimlerinde okuyan, tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele aldı. Dekor olarak tarihi yapıları, aksesuar olarak tarihi eşyaları kullandı. “Kaplumbağa Terbiyecisi” (1906), “Silah Taciri” (1908) Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Birçok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.
Sanatçı, 24 Şubat 1910 tarihinde Kuruçeşme’de (İstanbul) yalısında hayatını kaybetti. Ayasofya’da kılınan cenaze namazının ardından müzenin bulunduğu Çinili Köşk’e getirilen cenazesi, vasiyeti üzerine Eskihisar’a götürülerek defnedildi. Mezarının başına Bakanlar Kurulu kararıyla iki isimsiz Selçuklu taşı kondu.Sanatçının Eskihisar’ daki köşkü 1987’den bu yana müze olarak hizmet verir.
Topkapı Sarayı Müzesi ( İstanbul , TÜRKİYE )
Cumhuriyet’in ilk yılları :
Kültür(Hars) Bölümü (Güzel Sanatlar, Kütüphaneler ve Müzelerden sorumlu bölüm).
Kütüphanelerimizi korumak.
Tarihi anıtları tespit etmek.
Türk etnografyasına ait örnekleri toplamak .
1921 yılında Anadolu Medeniyetler Müzesi kurulmuştur.
1922’de Müze-i İstanbul Arkeoloji Müzesi adını alır.
1922’de Antalya Müzesi kurulmuştur.
1923 yılında Sivas Müzesi kurulmuştur.
3 Nisan 1924 tarihinde Topkapı Sarayı Müzesi halkın ziyaretine açılmak üzere İstanbul Âsâr-ı Atika Müzeleri Müdürlüğü’ne bağlanan Topkapı Sarayı önce Hazine Kethüdalığı, sonra Hazine Müdüriyeti adıyla hizmet vermeye başlamıştır.
1925 yılında İzmir Müzesi kurulmuştur.
1925 yılında Edirne Müzesi kurulmuştur.
1926 yılında Konya Müzesi , Amasya Müzesi ,Tokat Müzesi kurulmuştur.
1929 yılında Kayseri Müzesi kurulmuştur.
1930 yılında Ankara Etnografya Müzesi kurulmuştur.
1930 yılında Efes Müzesi kurulmuştur.
1931 yılında Afyon Müzesi kurulmuştur.
1932’de Sinop Müzesi ve Van Müzesi kurulmuştur.
1934 Yılında Ayasofya Müzesi ve Diyarbakır Müzesi kurulmuştur.
Türk Tarih Kurumu (kısaca TTK), Türk tarihinin ilk kaynaklardan araştırılması amacı ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifi sonucu 12 Nisan 1931’de kurulmuş bir araştırma kurumudur.
1935’de Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi kurulmuştur.
1935 yılında Manisa Müzesi ve Tire Müzesi kurulmuştur.
1936 yılında Çanakkale Müzesi ve Niğde Müzesi kurulmuştur.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi : 20 Eylül 1937’de Türkiye’nin ilk Güzel Sanatlar müzesi olarak Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde hizmete giren sanat müzesidir.
1965’den itibaren koleksiyon bakımın müzelerin türleri farklılaşmaya başlıyor.
1935 yılında kurulan MTA Genel Müdürlüğü bünyesindeki Tabiat Tarihi Müzesi, 7 Şubat 1968 tarihinde bilim dünyası ve halkın hizmetine açılmıştır.
1973 İzmir Resim Heykel Müzesi ve Galerisi : 9 Eylül 1952 yılında Kültürpark içerisinde İzmir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak değişimle hizmete açıldı.Daha sonra Atatürk Bulvarı’ndaki yerine taşınan galeri, plastik sanatlar alanında devletin İzmir’e yaptığı ilk hizmetlerden biridir. Galerinin açılması ile birlikte İzmir’de yaşayan sanatçılar eserlerini sergileme imkanı bulurken, aynı zamanda her yıl düzenlenen Devlet Sergileri de kente gelmeye başladı. 1973 yılı, İzmir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi için önemli değişikliklerin olduğu bir yıldır. Müdürlük görevini yürüten sanatçı Turgut Pura‘nın çabalarıyla, Galeri Müze’ye dönüştü ve Konak’taki yeni binasına taşındı.
1975 Karikatür ve Mizah Müzesi : İstanbul Tepebaşı’nda kurulan Karikatür ve Mizah Müzesi Türkiye’nin ilk karikatür müzesidir.
1980 Ankara Resim Heykel Müzesi : 6 Nisan 1980 tarihinde hizmete giren müze, 1927’de “Türk Ocakları Merkez Binası” olarak inşa edilmiş olan ve I. Ulusal Mimarlık Akımının en güzel örneklerinden kabul edilen tarihi binada yer alır.
1980 Rahmi Koç Sanayi Müzesi : 1994 yılında ziyarete açılan Rahmi M. Koç Müzesi, Haliç’in kuzey yakasındaki Hasköy semtindedir. Günümüzde yaklaşık 27 bin metrekarelik alana yayılan müze, üç ana bölümden oluşmaktadır.
1982’de 1. Milli Kültür şurasında müze eğitimi vurgulanmaya başlıyor. Müzelerde çocuk bölümlerinin olması öneriliyor.
1989 yılında Yıldız Teknik Üniversitesinde Müzecilik Yüksek Lisans Programı başlamıştır.
1990’da Ankara Üniversitesi EBE Müze Pedagojisi Programı açılıyor.
1991’de Askeri Müze kurulmuştur.
1995 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesinde Çocuk Bölümü açılmıştır.
İstanbul Modern Sanat Müzesi ( İstanbul , Türkiye )
1980-1995 yılları arasında Müze ile ilgili farklı tanımlar ve müzelerin diğer kurum ve kişilerle olan koordinasyon eksikliği şu şekilde sıralanmıştır:
Müze ilgili farklı tanımlar:
Müzelik = Çağdışı
Müzelerin diğer kurum ve kişilerle ilgili koordinsayon eksikliğine örnekler:
1. )Toplum ve müze diyaloglarının oluşturulması.
2.)Müze okul ilişkilerinin planlı olmadığı.
3.)Müzelerin okullara eğitim ve tanıtım amaçlı gitmediği.
4.)Müzede özel rehber olmadığı.
5.)Öğrenciler için özel eğitim programları olmadığı.
6.)Müzelerin tanıtıcı yayınlarının olmadığı.
7.)Öğrencilerin eserlere dokunma olanağının olmadığı.
1997 Sağlık Müzesi : “Sultan II. Bayezıd Külliyesi Sağlık Müzesi“, “Edirne Sağlık Müzesi“, Edirne’de, İkinci Beyazıt Külliyesi’nin Darüşşifa ve Tıp medresesi yapıları içinde hizmet veren, Trakya Üniversitesi bünyesindeki müze.
Külliye içinde 1488’den beri yer alan darüşşifa (hastane), 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar aralıksız 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet vermiş bir sağlık kuruluşudur. Geçmişte hastalarının müzik, su sesi ve güzel kokularla tedavi edildikleri bu tarihi mekân, 1997 yılından bu yana Trakya Üniversitesi tarafından sağlık müzesi olarak düzenlenmiş, 2000 yılında Darüşşifa’nın Şifahane kısmı Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği’nin katkılarıyla Psikiyatri Tarihi Müzesi haline getirilmiştir.
İstanbul Modern Sanat Müzesi veya kısaca İstanbul Modern : Türkiye‘nin ilk modern sanat müzesidir. Eczacıbaşı ailesinin öncülüğünde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından kurulan müze, 11 Aralık 2004’te ziyarete açılmıştır.
23 Nisan 2005 yılında İstanbul Oyuncak Müzesi kurulmuştur.
Prado Müzesin’de Modern Müzecilik Yaklaşımlarından ”Dokunulabilir Müze Yaklaşımı”
Modern Müzecilik
Geleneksel müzecilik daha çok arama, toplama, koruma, bakımını yapma ve sergileme anlayışıyla sınırlıydı.
Çağdaş Müzecilik anlayışının temelinde ise , her tür müzenin kendi konusu içinde , olabildiğince çok eseri toplayıp, korunmasını sağlamak ve bunları halkın yararına sunmak amacı vardır. Böylece günümüzde müzeler, tarih, sanat, ve kültür yuvaları olma çabası içinde bunun gerektirdiği görevleri en iyi biçimde yerine getirme amacını gütmektedirler.
Çağdaş müzecilik 20. yüzyılda gelişmeye başlar. 1946’da Milletlerarası Müzeler Meclisi (ICOM) ilk defa kurulduğunda müze tanımını şöyle yapar: Müze, halka açık bütün sanatsal, teknik, bilimsel, tarihsel ve arkeolojik nesnelerin koleksiyonlarını kapsar. Bunlara hayvanat bahçeleri ve botanik bahçeleri dahildir, ancak sürekli sergi salonları bulunmayan kütüphaneler dahil değildir. Yıllar sonra ICOM’un yaptığı müze tanımlaması değişir. Kurumun 2001 yılında yaptığı tanımda: Müze, araştırma, eğitim ve halkın beğenisinin yükselmesi amacıyla, insan ve insan çevresi için değerli olan materyalleri bulan, koruyan, araştıran, iletişim kuran ve sergileyen; topluma ve toplumun gelişimine hizmet eden; kar amacı gütmeyen, halka açık, sürekli kurumdur.
Günümüz modern müzeciliğinde dört önemli yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar :
1.) Sanal Müze : Sanal Müze, değişik medya olanaklarından yararlanılarak hazırlanmış sayısal nesneleri ve bunlara ait bilgileri barındıran, ziyaretçi ile iletişimin kesintisiz olduğu ve çeşitli erişim şekillerini karşılamak için alışıldık iletişim yöntemlerinin ötesinde olan, dünya çapında erişimini olanaklı kılmak amacıyla da fiziksel anlamda bir mekâna ihtiyaç duymayan müze şeklinde tanımlanmaktadır. Örneğin dünyanın önde gelen müzelerinden Londra British Müzesi ve New York Metropolitan Müzesi gibi müzeler günümüzün modern teknolojilerini kullanarak sadece kendi ülkelerinin değil dünyanın çeşitli milletlerinden ziyaretçileri de kendilerine çekmektedirler. Bu şekilde müzeler sahip oldukları koleksiyonları ve sergileri geniş kitlelere hızlı ve pratik şekilde ulaştırmakta ve insanlarla hızlı bir iletişim sağlamaktadırlar.
2.) Dokunulabilir Müze : ‘Dokunulabilir Müzecilik’ modern müzeciliğin günümüzdeki önemli yaklaşımlarından biridir. Örneğin ;Dünyanın görme engellilere özel ilk resim sergisi İspanya’da açıldı. İspanya’nın bir numaralı sanat müzesi Prado’da açılan sergide 15’üncü yüzyıl ressamları Diego de Velazquez, El Greco ve Francsico Goya gibi ressamların özel bir teknikle hazırlanan kopya tabloları görme engellilerin dokunuşlarıyla yeni bir sanatsever kitlesine hitap etti. Normalde müzelerde hiçbir esere dokunulmasına izin verilmezken, görme engelliler için müze yönetimi bu eserleri özel olarak kabartma şeklinde imitasyon olarak yeniden yaptırdı ve sergiye çıkardı.
3.) Mobil Müze : Günümüz modern müzeciliğinde müzeler çağın modern iletişim araçlarına yönelmekte sahip oldukları koleksiyonları, özel sergileri ve tanıtımlarını modern iletişim araçlarıyla izleyicilere sunmaktadırlar. Bu anlamda modern müze, ziyaretçi bekleyen ya da çeken değil sahip oldukları modern iletişim teknikleri ile müzeyi insanların ayağına götüren ‘mobil müzecilik’ anlayışına yönelmektedir. ( V.Keleş )
4.) Vakıf Müzeciliği : Günümüz modern müzeciliğinde ‘Vakıf Müzeciliği’ anlayışı da önem kazanmaktadır. Bunun en iyi örneği ‘Smithsonian Institute’ dür.1846 da Smithson Ailesinin bağışıyla kurulan bu müze günümüzde değişik alanları içeren 16 müze, araştırma merkezleri, kütüphanesi ve televizyonu kanalıyla yılda 25 milyon insan tarafından ziyaret edilmektedir. ( V.Keleş )
Müzelerle İlgili Kuruluşlar :
Uluslararası Müzeler Konseyi ( ICOM ) : Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne (ECO-SOL) ve UNESCO’ya müzelerle ilişkili konularda danışmanlık görevi yapmak üzere 1947’de oluşturulan uluslararası kuruluş.
UNESCO (Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı) (United Nations Edurational, Scientific and Cultural Organisation) : Birleşmiş Milletler’in özel bir kurumu olarak 1946 yılında kurulmuştur.Bu kurumun yasası 1945 yılı Kasım ayında Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir.
nefissanatlarhapishanesi Sözlüğü :
İskenderiye Kütüphanesi
İskenderiye Kütüphanesi : MÖ 3. yüzyılın başlarında Mısır’ın İskenderiye kentinde Ptolemaios hanedanı tarafından kurulmuş olan antik kütüphane. İskenderiye Müzesi olarak bilinen araştırma enstitüsünün bir bölümü olarak inşa edildi.İnsanlık tarihinde meydana getirilmiş önemli eserlerden biridir. Eski kaynaklar, burada 150 bin cilt el yazması eserin toplandığını kaydeder.
Mouseion : ilham perilerinin yeri ya da tapınağı.
Kleio veya Clio (Yunanca: Κλειώ) : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Tarihi olayları konu alan şiirlerin ilham perisidir. Fenike alfabesini Yunanistan’a getirdiğine inanılır.
Euterpe (evterpe olarak okunur, ismi Yunanca eu yani iyi ve ismi τέρπ-εω yani hoşnut etmekten gelir) : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Eutere olarak da anılır. Müzik ve lirik şiirin ilham perisidir. Ayrıca eğlence, zevk ve flüt üflemenin ilham perisidir.Çoğunlukla flüt tutarken tasvir edilir. Mitolojideki bazı kaynaklara göre bir tür flüt olan aulos’u o icat etmiştir. Yine de birçok mitografa göre aulos’u icat eden Masyas’dır.
Thalia veya Thaleia : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Pastoral şiir ve komedinin ilham perisidir. Genellikle elinde komik bir maske (gülen bir yüz ifadesi) ile resmedilmiştir.
Melpomene (şarkı söylemek) : Yunan mitolojisinde müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Trajedinin ilham perisidir.Genelde trajik bir maske, nadiren bir bıçak tutarken resmedilir. Sık sık cothurnus (dönemin trajedi oyuncuları tarafından giyilen bir tür bot) giyerken resmedilir.
Terpsikhore (dans etmenin zevki) veya Terpsichore : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Dansın ilham perisidir. Daha sonraları müziğin ve lirik şiirin ilham perisi olarak da anıldığı olmuştur. Nehir-tanrısı Achelous’tan Sirenler’in annesi olduğuna dair iddialar vardır.
Erato (Yunanca: Ἐρατώ, anlamı: sevimli) : Yunan mitolojisinde, 9 müzden (ilham perileri) birisidir. Lirik şiirin, aşk şiirlerinin ve korolu şiirlerin ilham perisidir. Arcas’dan Azan isminde bir oğlu olmuştur. Çoğunlukla bir lir ile resmedilmiştir.
Urania (cennet gibi, cennetsel) : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Gökbilim ve astrolojinin ilham perisidir.Çoğunlukla sol elinde bir yerküre figürü ile resmedilir. Ayrıca çoğunlukla gözleri göğe bakar ve giydiği pelerinin, elbisenin üstünde yıldız motifleri vardır.
Polymnia veya Polyhymnia (“birçok şarkı“) : Yunan mitolojisindeki müzlerden (musalardan) yani ilham perilerinden biri. Polymnia kutsal ilahilerin, hitabetlerin ve dansların ilham perisidir.Bazen geometrinin, meditasyonun ve tarımın ilham perisi olarak da anılır.
Herkulaneum : Antik İtalyan yarımadasında eski bir Roma kentidir. 24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv yanardağının patlamasıyla yok olmuştur. Aynı günde Stabiae ve Pompeii kentleri de yıkılmış, yok olmuştur. Destanlara göre kentin kurucusu Herküldür. Herkulaneum‘de yaşayan insanlar bir pyroklast gaz ve toz rüzgarı tarafından uyurken yok edildiler.İlk kez Aristo‘nun öğrencisi Theophrastos (Θεόφραστος) tarafından (MÖ 314) Herakleion olarak yazılarında bu kenti anlatmıştır. İtalyanlar bu kente Ercolano demektedirler.
Floransalı Medici Alie Reisleri
Floransalı Medici Ailesi : 14. ve 17. yüzyıllar arasında Floransa’da (İtalya) yaşamış güçlü ve etkin bir ailedir. Aile üç papa (X. Leo,VII. Clement, XI. Leo), çok sayıda Floransa hükümdarı ve daha sonra Fransa kraliyet mensupları yetiştirmiş, ayrıca İtalyan Rönesansı’nı etkilemiştir.
San Marco Bazilikası, (İtalyanca: Basilica di San Marco a Venezia, İngilizce: Saint Mark’s Basilica) : San Marco Meydanı’nda yer alan Bizans mimarisi sanatının en iyi bilinen örneklerinden biri olarak şehrin en meşhur kilise yapılarından biri olan bir katedraldir.Yapının zengin dizaynı için, Bizans mozaikleri Venedik’in zenginlik ve gücünün bir sembolu olarak yaldızlandı. 11. yüzyıldan beri yapı onun takma adı Chiesa d’Oro (Church of gold) altın kilise ile bilinir.
Everhard Jabach : Resimler, mermer, bronz ve baskı koleksiyoncusu.Angolo Bronzio,Orazio Lomi Gentileschi,Caravaggio,Titian gibi sanatçıların koleksiyonlarına sahipti.
Botanikçi Thomas Martyn : En Önemli işlerinden ikisi Plantae Cantabrigiensis (1763) ve Flora Rustica, 4 cilt vardır. (1792-1794). O Lettres sur la botanique çevrilmiş Rousseau . Anglikan kilisesinde bir rahip olarak Thomas Martyn seksen iki yaşına kadar vaaz etti; 1830 yılında George Cornelius Gorham , onun papaz, babası ve Martyn’ın otobiyografik anı (John Martyn, FRS Anıları Martyn’ın anı eklemeler oluşan ikili bir biyografi yayınladı ve Thomas Martyn, BD, FRS, FLS, Botanik Profesörler içinde University of Cambridge, Londra, Hatchard & Son). Thomas Martyn’ın diğer yazılı eserleri şunlardır: İngilizce Connoisseur (1766); İtalya üzerinden yaptığı Tour Gentleman Kılavuzu (1787); Botanik Dili (1793); ve Bahçıvan ve botanikçiler ‘Sözlük (1807).
Horace Walpole : İngilizce sanat tarihçisi , yazar , antikacı ve liberal parti politikacısı.
Ermitaj Müzesi (Rusça: Государственный Эрмитаж, Gosudarstvennyj Èrmitaž) : Rusya’nın Sankt Peterburg şehrinde yer alan bir sanat ve kültür müzesidir.Dünyanın en büyük ve eski müzelerinden olan Ermitaj Müzesi, 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulmuş, ancak 1852 yılında kamunun hizmetine açılmıştır. Yaklaşık 3 milyon sanat eserinden oluşan müzenin koleksiyonunun çok az bir kısmı sergilenebilmektedir. Ermitaj Müzesi dünyanın en büyük resim koleksiyonuna sahiptir. Müze en çok tablo koleksiyonu bulunması nedeniyle Guinness Rekorlar Kitabında yer alır.
Capitol Müzesi ( Tepesi ) : Roma Forumu ve Campus Martius arasında kalan ve Roma kentinin ünlü yedi tepesinden en yüksek olanı. 16. yüzyılla birlikte, Capitolino Roma diyaleğinde Campidoglio haline geldi. Modern İtalyanca’da campidoglio aynı zamanda herhangi bir capitol binasını da kasteder. Benzer şekilde İngilizce capitol sözcüğü, Capitoline den türetilmiştir.Capitol, görece birkaç antik kalıntı içerir ancak çoğu orta çağda yapılmış bir piazza etrafındaki saraylar tarafından tamamen örtülmüştür. Bu alanın büyük bir kısmının mimarisi Michelangelo tarafından biçimlendirilmiştir.
British Museum : İngiltere’nin Londra şehrinde Dünya’nın her yanından getirilen seçkin Antik çağ yapıtları ve etnografya koleksiyonlarını kapsayan müze.
Louvre Müzesi (Fransızca: le Musée du Louvre) : Fransız ihtilâlinden sonra 1793 senesinde, Fransa’da açılan ilk devlet müzesi. Paris’te bulunan bu müze emsalleri arasında en ünlülerindendir.
Kaiser Friedrich Müzesi : Almanya’nın başkenti Berlin’de Müzeler Adası denilen bölgede bulunan ve tarihi koruma altında olan bir binadadır. Müze 1904 yılında tamamlanmıştır. Orijinal olarak Kaiser-Friedrich-Müzesi olarak kurulsa da daha sonra Wilhelm von Belde’nin onuruna bu isim değiştirilmiştir. 1997’de bakım için kapanan müze 2006 yılında yeniden açılmıştır. Müzede heykeller, Bizans sanatı, madeni paralar ve madalyalar sergilenmektedir.Anadolu’da arkeolojik kazılarda bulunan pek çok eser burada sergilenmektedir.
National Gallery : Londra’da 1824 yılında kurulan, 2300’den fazla parçanın olduğu koleksiyona sahip müze. Binası Trafalgar Meydanı‘nda bulunmaktadır. Müze, on üçüncü yüzyıl yirminci yüzyıl aralığında pek çok tabloya sahiptir. Koleksiyonun sahibi Birleşik Krallık halkıdır ve giriş serbesttir.
Münih Glyptothek Müzesi : Bavyera Kralı I. Ludwig’in, sahip olduğu Yunan ve Roma Heykelleri (Glypto-, Yunanca glyphein, “çizmek” kelimesinden türetilmiştir) için yaptırmış olduğu Münih, Almanya’da bulunan müze. Bina Leo von Klenze tarafından Neo klasik tarzda tasarlanmış olup 1816 – 1830 yılları arasında inşaa edilmiştir.
Victoria ve Albert Müzesi ( Londra , İNGİLTERE )
Victoria ve Albert Müzesi (sadeleştirmiş haliyle V&A) : İngiltere’nin Londra şehrinin Royal Borough of Kensington and Chelsea seçim bölgesinin South Kensington bölgesinde bulunan bir müzedir. Bu müze dünyanın en geniş süsleme sanatları ve dizayn içeriğine sahiptir. 4.5 milyon nesnenin üzerinde bir koleksiyona daimi olarak ev sahipliği yapar. İsmi Prince Albert ve Kraliçe Victoria’dan gelmektedir. Müze 1852 senesinde kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana alanı 51,000 m²’lik bir genişleme yaşamıştır. Ve 145 galeri fazladan müzeye eklenmiştir. 5.000 yıllık bir sanat koleysiyonuna sahip olan müze eski çağdan günümüze kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Tate Britain Galerisi : Büyük Britanya’nın başkenti Londra’da yer alan Britanya ulusal sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir. Bu sanat galerisi kamusal olarak idare edilen Tate Muzeler Kurumu’nun bir kısmı olup bu kuruma dahil olan diğer sanat galerileri şunlardir: Londra’da Tate Modern, Liverpool’da bulunan Tate Liverpool; güneybatı İngiltere’de Cornwall’da St. Ives kentinde bulunan Tate Saint Ives ve sanal alanda “online” bulunan Tate Online. “Tate Britain” Londra’da Thames Nehri yakınlarında Londra metrosunun “Pimlico” istasyonu yanında “Millbank” mevkiinde ve 2000’de Tate Modern sanat galerisi açılan kadar Britanya asıllı ve modern sanat galerisi olarak kullanılmış bir binada konumlanmıştır. “Tate” Müzeler Kurumu’nin en eski kısmı olup 1897’de “Britanya Güzel Sanatlari Milli Galerisi (National Gallery of British Art)” adıyla açılmıştır ve sonradan bu galerinin hamii olan Sır Henry Tate anısına “Tate Galerisi” olarak isimlendirilmiştir. Ünlü Britanyalı ressam olan J.M.W. Turner (1775-1851) tarafından ülkeye miras bırakılan eserleri sergilemesi dolayısiyla çok ün kazanmıştır.
James Jackson Jarves (1818-1888) : ilk Amerikan sanat koleksiyoncusu olarak her şeyden Amerikan gazetesi editörü ve sanat eleştirmeni.
Yale Sanat Okulu : Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk profesyonel güzel sanatlar okulu olarak 1869 yılında kurulan okul.
Henry Walters (26 Eylül 1931 1848-30 Kasım) : Sanat koleksiyoncusu ve hayırsever. Walters Sanat Galerisi (şimdi Walters Sanat Müzesi)’ni 1931 yılında Baltimore, Maryland’a bağışladı.Halkın gelişmesi için.
Samuel Henry Kress (24 Mart 1855 – 26 Ağustos 1937) : Pittsburgh, Pennsylvania doğumlu ABD’li iş adamı, endüstrici, devlet adamı, hayırsever ve sanat koleksiyoncusu.
Samuel Henry Kress (23 Temmuz 1863 – 1955 22 Eylül) : İşadamı ve hayırsever.Kurucusu olduğu SH Kress & Co. beş ve on kuruş mağaza zinciri. Kress Serveti ile en önemli İtalyan Rönesans koleksiyonlarını topladı. 1950’li ve 1960’lı yıllarda, Kress tarafından kurulan bir vakıf, 776 eser Kress koleksiyonundan Amerika’daki 18 bölgesel sanat müzesine bağış yaptı.
John Pierpont Morgan (17 Nisan 1837 – 31 Mart 1913) : I. Dünya Savaşı öncesinin en büyük girişimcilerinden olan ABD’li banker ve sanayici. Başarılı bir banker olan Junius Spencer Morgan’ın (1813-1890) oğluydu. 1871’de New York kentindeki Drexel, Morgan ve Company’nin ortağı oldu. Kısa sürede ABD yönetiminin en önemli mali destekçisi durumuna gelen şirket, 1895’te J.P. Morgan and Company adını aldı ve dünyanın en güçlü bankerlik kuruluşları arasına girdi.ABD’deki para tröstü’nün başı olarak önde gelen şirketlerin ve mali kuruluşların iplerini elinde tutan Morgan, aynı zamanda ünlü bir sanat koleksiyoncusuydu. Topladığı sanat yapıtlarının büyük bölümünü sonradan New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’ne bağışladı.
Benjamin Altman : Hevesli bir koleksiyoncu olan Rembrandt onun arkadaşıdır. sanat yoluyla elde ettiği birçok resim ve Doğu porselen bulunmaktadır. Henry J. Duveen Onun ölümüyle koleksiyonunu Metropolitan Museum of Art’a bağışladı. Koleksiyonun içinde ayrıca, Rönesans döneminde yaşayan Flaman ve Alman tüccarlarının dikkat çekici portreleri de bulunuyor.
Henry Clay Frick (19 Aralk 1849 – Aralk 1919 2) : Amerikalı sanayici , yatırımcı , birlik-buster ve sanat hamisi . HC Frick & Company’i kurdu. Carnegie Steel Company oluşumunda önemli rol oynamıştır. Frick Koleksiyonu ve sanat müzesi bulunmaktadır.
Joseph Erken Widener (19 Austos 1871 – 1943 26 Ekim) : Amerikalı sanat koleksiyoncusu kurucu hayırsever.
John Graver Johnson (1841, Philadelphia – 13 Nisan 1917, Philadelphia) : Amerikalı şirket avukatı ve sanat koleksiyoncusu. Yaklaşık 1.300 resimden oluşan Erken Avrupa Eserlerinin çoğunu Philadelphia Museum of Art ‘a bağışladı.
Salem Peabody Müzesi (1915-1992) : Eskiden Peabody Akademisi (1865-1915)olarak anılan ,bir müze ve antikacıydı. Salem, Massachusetts Akademi bir halefi olarak kısmen düzenlenen Doğu Hindistan Deniz Toplum üzerinde 1825 yılında inşa edilmiş, can çekişen Doğu Hindistan Deniz Salonu’nda bir müze koleksiyonundaki deniz malzemelerin geniş bir koleksiyonunu tutmuştur(1799 yılında)., Essex Caddesi. Peabody Müzesi ile birleşmiştir.
Charles Lang Freer : Amerikalı sanat koleksiyoneri.Winslow Homer , John Singer Sargent , Augustus Saint-Gaudens , Childe Hassam ve John Twachtman gibi önemli ressamların koleksiyonlarına sahiptir.Freer Galery’nin kurucusudur.
Paul Durand-Ruel (31 Ekim 1831 – 5 Şubat 1922) : İzlenimcilik sanat akımının içinde yer almış Fransız sanat simsarı. Durand-Ruel, ressamlarına maaş bağlayan ve kişisel sergiler düzenlemelerine destek veren ilk modern sanat tüccarlarındandır.
Ambrose Vollard’ın Pierre-Auguste Renoir tarafından yapılmış portresi (1908)
Ambroise Vollard (3 Temmuz 1866, Saint-Denis, La Réunion – 21 Temmuz 1939 Versailles) : Yirminci yüzyılın başında Fransız çağdaş sanatının en önemli sanat simsarlarından biridir. İçlerinde Paul Cézanne, Aristide Maillol, Renoir, Louis Valtat, Pablo Picasso, Georges Rouault, Paul Gauguin ve Vincent Van Gogh gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıdaki ressama verdiği maddi ve manevi destekle tanınır. Ayrıca hırslı bir sanat koleksiyoncusudur.
Gertrude Stein (3 Şubat 1874 – 27 Temmuz 1946) : Modern edebiyatın öncülerinden ABD’li yazar.Çocukluğunu Viyana ve Paris’te geçirdi. Radcliffe Koleji’nde, felsefeci William James’den psikoloji eğitimi aldı. 1897’de mezun olduktan sonra, tıp eğitimi almak için, Maryland, Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi’ne devam etti.Fakat kısa sürede, asıl ilgi alanının edebiyat olduğuna karar verdi. Hayatının büyük kısmını Fransa’da geçirdi. İki kişiyle evini paylaştı, bunlardan biri erkek kardeşi Leo Stein’la 1874-1914 arasında süren, diğeri ise 1907’den Stein’ın 1946’daki ölümüne kadar devam eden Alice B. Toklas ile olandır. Stein, Paris’te rue de Fleurs 27 numaradaki evini önce Leo daha sonra Alice ile paylaştı. Hayatı süresince Stein edebiyat ve sanat dünyasından avangard sanatçılarla ilişkileri oldu.Picasso, Hemingway, Ezra Pound, Carl Van Vechten, Henri Matisse ve Francis Picabia gibi alanlarında kült olmuş isimler, eserlerini tamamladıktan sonra ilk Gertrude Stein’a danışırdı.
Albert Coombs Barnes (2 Ocak 1872 – 1951 24 Temmuz) : Amerikalı kimyager , işadamı, sanat toplayıcı, yazar ve eğitimci.1910’lu yılların sonlarından itibaren, 30’lu yılların sonlarına doğru Barnes, kendini sanat çalışmalarına ve toplama adamasına başladı.Barnese sanat toplayıcılığında ün getiren eser Henri Matisse , Le bonheur de vivre(1905-6), tual üzerine yağlı boya.
Walter Percy Chrysler (d. 2 Nisan 1875 – ö. 18 Ağustos 1940) : ABD’li bir mekanik, tren yolları mekaniği, otomobil sektöründe çalışmış ve Chrysler’i kurmuştur. Almanya’da 1672 yılında doğup ABD’ye 1709 yılında göç etmiş Johann Philipp Kreißler’in soyundan gelmektedir.
Walter P. Chrysler Jr. : Walter Percy Chrysler’in oğlu ve Chrysler Museum of Art’ın kurucusu.
Norton Winfred Simon (5 Şubat 1907 – 2 Haziran 1993) : Amerikan milyoner sanayici ve hayırsever, sanat koleksiyoncusu yer almaktadır. Norton Simon Müzesi de Pasadena, California Müzeleri kurucusu.
Marguerite “Peggy” Guggenheim (26 Ağustos 1898 – 23 Aralık 1979) : Amerikalı sanat koleksiyoncusudur.
Ptoleme Filadelf : Tarihteki ilk koleksiyonerlerden. ( MÖ 300 )
Paolo Giovio Müzesi : Arkeoloji Müzesi “Paolo Giovio”, 1897 yılında XVII yüzyılın eski bir sarayında meydana geldi. Tarihte, koleksiyonların halka açılması ilk defa bu müzede gerçekleşmiştir. ( 16.yy )
Lüksemburg Müzesi (Musée du Luxembourg) : Paris, Fransa’da bulunan sanat müzesi. Lüksemburg Sarayı’nın (Palais du Luxembourg) yan tarafında yer almaktadır. Müzede uzun yıllar boyunca on dokuzuncu yüzyıl tablo ve heykellerinin sergilendi. 1986 yılında, Orsay Müzesi’nin açılmasıyla koleksiyonunun büyük bir kısmı oraya taşındı. Fransız Kültür Bakanlığı ve Fransız Senatosu’nun mekanda geçici sergiler düzenlemeye devam etmektedir. Şu anda kuruluş, Fransız Senatosu tarafından yönetilmektedir.Müzenin tarihi 1750’ye dayanmaktadır. O dönemde Avrupa’da açılmış ilk çağdaş sanat müzesi olmasının yanı sıra Fransa’da halka açık ilk sanat müzesiydi.
Louvre Müzesi (Fransızca: le Musée du Louvre) : Fransız ihtilâlinden sonra 1793 senesinde, Fransa’da açılan ilk devlet müzesi. Paris’te bulunan bu müze emsalleri arasında en ünlülerindendir.Leonardo Da Vinci’nin ünlü Mona Lisa’sı da burada bulunmaktadır. Müzenin tamamını dolaşmak iki gün sürmektedir.
Paris Bilim Müzesi ( Cité des Sciences et de l’Industrie ) : Yetişkinler ve çocuklar için bilim müzesi.
Amerikan Doğa Tarihi Müzesi (American Museum of Natural History, AMNH olarak kısaltılır) : Central Park yakınında Manhattan, New York City, ABD’de bulunan dünyanın en büyük ve en ünlü müzelerinden birisidir. Müze birbirine bağlı 25 bina bloğundan oluşmaktadır. Toplam 46 daimi sergi salonu, araştırma laboratuvarları ve kütüphanesi mevcuttur.Müze koleksiyonu, sadece küçük bir kısmı herhangi bir zamanda sergilenebilen 32 milyondan fazla parça içerir. Müzenin 200’den fazla bilim insanı kadrosu vardır.
Müzeografi : Müzecilik, müze bilgisi, müze ilmi.
Metropolitan Sanat Müzesi, The Metropolitan Museum of Art (The Met olarak da kısaltılınabilir) : Dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden bir tanesidir. Manhattan, New York City’deki Central Park’ın yanında yer alan müze,The Cloisters adı verilen orta çağ sanatını barındıran bölümü bünyesinde bulundurur. Müzede eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler bulunmaktadır. Avrupa orta çağ koleksiyonunun bir bölümü ise Manhattan’ın kuzey ucundaki ek binada bulunur. Müze içerisinde bir araştırma kitaplığı, çocuklar için bir bölüm ve etkin bir eğitim sergisi bulunur. Müzedeki batı resim sanatının öne çıkan isimlerine ait tablolar da bulunmaktadır.
Boston Güzel Sanatlar Müzesi (İngilizce: Boston Museum of Fine Arts) : Boston, Massachusetts’te bulunan ABD’nin en büyük müzelerinden biridir. Her yıl bir milyondan fazla kişi müzeyi ziyaret etmektedir. Müzede 450.000 sanat çalışması sergilenmektedir. Bu rakam tüm Amerika’daki en önde gelen sanat müzelerinden biri olduğunu göstermektedir. Müze 1870 yılında kurulmuştur. Günümüzdeki binasına 1909 yılında geçmiştir.
Art Institute of Chicago veya AIC (Türkçe: Şikago Sanat Enstitüsü) : Şikago’nun Illinois Grant Park’ından yer alan bir güzel sanatlar müzesidir.Şikago’nun en eski bölgelerinden birisi olan Michigan Bulvarı Bölgesi’ndeki 111 South Michigan Avenue adresinde yer alan Şikago Sanat Enstitüsü dünyanın en önemli İzlenimcilik ve Art izlenimcilik sürekli koleksiyonuna sahiptir. Bu koleksiyonlara ek olarak Amerikan sanatı, Avrupa ve Amerikan dekorasyon sanatları, Asya sanatı ile modern ve çağdaş sanat koleksiyonları da bu müzede sergilenmektedir.Müze Şikago Sanat Enstitüsü Okulu ile de direkt ilişki içerisindedir. Bir milyon square feet alanı ile New York City’de yer alanMetropolitan Sanat Müzesi’nden sonra ABD’nin en büyük ikinci sanat müzesidir.
J.A. Comenius
J.A. Comenius (1592–1671) : 17nci yüzyılın eğitim alanında önemli ismi de Çekoslavakya’lı J.A. Comenius dür. Comenius eğitim alanında bilimsel çalışmanın gerekli olduğunu savunmuştur; yayınladığı “Didoctia Magna” (Büyük Didaktika) eseri ile birlikte eğitimde gözlem ve deneyime dayalı çalışmalar önem kazanmıştır. Comenius, çocukların birbirinden farklı yönleri olduğunu ve öğretimde bu farklılıkların dikkate alınmasını, çocuklara anlayışlı ve hoşgörülü davranılmasını ve ders kitaplarının çocukların gelişim
özelliklerine göre yazılması gerektiğini ileri sürmüştür. Ders kitaplarının anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla resimlerden yararlanılması önerisi yaşadığı dönemde önemli bir yenilik olarak görülmüştür. Comenius de, eğitimin amacı yönünden hemen hemen diğer çağdaşları gibi düşünür. Ona göre eğitimin amacı çocuklara yüzeysel ve genel bilgi kazandırmak değil, kolay yöntemlerle sağlam bilgi kazandırmak olmalıdır. Bu eğitimde önemi, yönteme vermektedir.
Comenius’e göre bilgiler üç kümede toplanabilir:
1- Bilimsel bilgi
2- Ahlak-erdem
3- Gerçek anlamıyla tanrı sevgisi. Ona göre doğa bilimleri kazanmakla ilgili gücü (yetiyi) bize vermiştir, insanın ödevi bunları istemektir. Bu nedenle bir insanlık kurumu olan okulların ödevi de çocukların bilim ve güzel sanatlarla ilgili yeti ve yeteneklerini geliştirmek, dillerini inceltmek, ahlaklarını iyileştirmek ve Tanrı’yı sevdirmektir.
JOHN DEWEY (Con Dvi) (1859-1952): ABD Vermant’da doğmuştur. Chicago Üniversitesinde çalışırken ünlü “Laboratuar Okulu”nu açmıştır. J.Dewey, eğitimi “yaşamın kendisi” olarak göstermektedir. 20nci yüzyıla kadar sürüp gelen “ezberci” ya da kitabi eğitim anlayışını yıkmakta, eğitime yeni bir bakış açısı getirmektedir. O, çocuğu toplumun etkin bir üyesi olarak görmüş, Rousseau’nun “doğaya göre adam yetiştirmek” ilkesini “topluma göre adam yetiştirmek biçimine çevirmiştir.
Restoratör : Her türlü tarihi binanın restorasyonu, onarımı ve korunması ile ilgili mimara yardımcı ara meslek elemanıdır. Tabiat ve kültür varlıklarının korunması ve onarımı işlerini yaparlar.Müzelerde, kütüphanelerde, ören yerlerinde, sit alanlarında zamanla bozulan kültür varlıklarının onarımını yapar, müzelerdeki eşyaların bozulmalarını önleyici tedbirler alır.
Konservatör : Tarihi eser korunması işlerini bilimsel açıdan yürüten kişidir.
Pedagog : Çocuk psikolojisi, psikososyal, bilişsel ve duygusal gelişimini takip eden, gerektiğinde ebeveynlere danışmanlık yapan, çocuk psikoloğu olarak da bilinen bir meslektir. Pedagoglar, toplum tarafından kabul gören normlar doğrultusunda çocuklardaki bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimlerini inceler, buralarda meydana gelen sapmaların düzeltilmesinde rol alırlar.
Santa Monica Sanat Müzesi (SMMoA) : Tarihi Bergamot Station Sanat Merkezi’nde dayanıyor. Santa Monica, Kaliforniya , bağımsız ve non-toplama sanat müzesi (veya As Mayıs 2015 tarihine kadar Kunsthalle’de , yerel, ulusal çalışmalarını sergileyen) , Ve uluslararası çağdaş sanatçıların eserlerinin sergilendiği bir yerdi. Mayıs 2016’da SMMoA, Los Angeles Çağdaş Sanat Enstitüsü’nde (ICA LA) resmen ad değişikliği ve Los Angeles’ın Downtown Arts Bölgesi’ne taşınmasını ilan etti. Kuruluşun idari ofisleri şu anda Century City’de bulunuyor ve müze kapılarını 2017 yılının ilkbaharında halka açacak.
Edward Goold : 1869’da aya irini deposu düzenlenerek müze-i humayûn (imparatorluk müzesi)’a dönüştürülür ve Galatasaray Lisesi tarih öğretmenlerinden irlandalı Edward Goold başına getirilir. Goold serginin ilk kataloğunu o donemin popüler dili fransızca ile yayınlamistir.
Anton Dethier : 1872’de müze-i humayûn (imparatorluk müzesi) müze müdürlüğü tekrar kurulur ve müdürlüğe Avusturya Lisesi Müdürü Alman Dr. Anton Dethier atanır. 1874’de Dethier, Kıbrıs’tan 88 sandık Cesnola Koleksiyonu getirtir ve bu yapıtlar içinde yer alan heykeller Medeniyet gazetesinde yayınlanır.
Osman Hamdi Bey (30 Aralık 1842, İstanbul – 24 Şubat 1910 – İstanbul) : Osmanlı arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy’ün ilk belediye başkanı.İlk Türk arkeoloğu kabul edilir. Bağdat’ta ilk arkeolojik çalışmalarını yaptıktan sonra asıl gerekli yasanın çıkarılmasını sağlayarak ve tüm arkeolojik çalışmaların kontrolünü üstlenerek modern arkeoloji biliminin Osmanlı’da temellendirilmesini sağladı.En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888’de gerçekleştirildiği Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahdi’ni bulmuştur.Osman Hamdi Bey İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 29 yıl müdürlüğünü yapmış ve müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasına ekletmiştir. Osman Hamdi Bey’i çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu sayanlar, bunu Osmanlı dönemindeki ilk Türk müze yöneticisi olmasıyla ve müzeyi geliştirmesiyle gerekçelendirirler.Günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nin de kurucusudur. İlk Türk ressamlarından birisidir ve Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçmiştir.
Sanayi-i Nefise Mektebi : Güzel sanatlar alanında eğitim vermek üzere İstanbul’da 1882’de kurulmuş bir yüksekokuldur.Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk güzel sanatlar okuludur. Günümüzde Eski Şark Eserleri Müzesi olarak hizmet veren binada 2 Mart 1883’te eğitime başlayan okul, 1928’de Güzel Sanatlar Akademisi adını almıştır; 1982’den beri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla eğitime devam etmektedir.
Alexandre Vallaury (2 Nisan 1850 – 2 Mayıs 1921) : İstanbullu Levanten asıllı mimar.Sanayi-i Nefise Mektebi’nin mimarlık bölümünün kurucusu ve ilk mimarlık hocasıdır. Bu kurumda hocalığı kesintisiz 25 yıl sürdürmüştür. Osman Hamdi Bey tarafından “Mimar-ı Şehir” olarak anılan Vallaury, Osmanlı üst yönetimi ve Fransız iş çevrelerinin vazgeçilmez mimarı olmuş; İstanbul’a çok önemli yapılar kazandırmıştrı.Vallaury eserlerinde Osmanlı kültürü ile batının değerlerini birleştiren Vallaury; yaşadığı dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun önde gelen entelektüellerinden birisi idi.
Asar-ı Atika Nizamnamesi : Eski eserler tüzüğü.
Salomon Reinach : 1887 yılında Eski Eserler Ulusal Müzesi’nde , Saint-Germain-en-Laye ; 1893’te asistan küratörü ve 1902’de ulusal müzelerin küratörü oldu.Osman Hamdi Bey, ona uluslararası ün getiren bu kazılarla ilgili olarak arkeolog Salomon Reinach ile birlikte “ Une necropole a Sidon (Sayda Kral Mezarlığı)” adlı bir kitap yazmış ve 1892’de Paris’te yayımlatmıştır.
Aya İrini Kilisesi,Müzesi ( İstanbul , TÜRKİYE )
Aya İrini (Yunanca: Ναός της Αγίας Ειρήνης Tanrısal Barış ya da Kutsal Barış) : İstanbul’da, Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda, Ayasofya’nın yakınında ve onunla çağdaş olan tarihî bir müze.
Çinili Köşk : Topkapı Sarayı’nın dış surlarının içinde yer alan, 1472 yılından kalma bir köşktür.Osmanlı sultanı II. Mehmed tarafından yazlık saray ya da köşk olarak yaptırılmıştır.Mimarı kesin olarak belli olmasa da bazı kaynaklar Mimar Atik Sinan tarafından yapıldığını belirtmektedir. Sırça Köşk ya da Sırça Saray olarak da adlandırılır.1875 ile 1891 yılları arasında Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) olarak hizmet vermiştir. 1953 yılında Türk ve İslam Sanatları Müzesi olarak kamuya açılmıştır.Daha sonra İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin bünyesine katılmıştır. Müzede Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalma İznik çinisi ve seramik örnekleri sergilenmektedir.
İstanbul Arkeoloji Müzesi : Çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasındadır. Türkiye’nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.19. yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuştur ve 13 Haziran 1891 tarihinde ziyarete açılmıştır.Müzenin koleksiyonunda, Balkanlar’dan Afrika’ya, Anadolu ve Mezopotamya‘dan Arap Yarımadası’na ve Afganistan’a kadar, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yer alan medeniyetlere ait eserler bulunmaktadır. Müze üç ana birimden oluştuğu için İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak adlandırılmaktadır.Arkeoloji Müzesi (ana bina),Eski Şark Eserleri Müzesi,Çinili Köşk müzesi bölümleridir.
Esliha-i Askeriye Müzesi : Askeri Müze’nin hikayesi de tıpkı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin hikayesi gibi Aya İrini’de başlar. Fatih Sultan Mehmed’den beri süregelen alışkanlıkla Aya İrini, eski silahların toplanıp saklandığı bir depo halindeydi. 1869 yılında burada hem eski eserler hem de eski silahlar iki ayrı bölümde sergilenmeye başlanmıştı. Bu sergilere Mecma-ı Esliha-i Atika [Eski Silahlar Müzesi] ve Mecma-ı Asar-ı Atika [Eski Eserler Müzesi] denmiş, bu iki bölümün ortaya çıkardığı müzeye ise Müze-i Hümâyûn adı verilmişti. Mecma-ı Asar-ı Atika bölümü Çinili Köşk’e taşınınca Aya İrini’de yine sadece eski silahlar kalmıştı. Müzenin adı önce Esliha-ı Askeriye Müzesi, sonra Müze-i Askerî-i Osmânî yapılmıştır. 1940’ta müzedeki eserler, II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye sıçrama ihtimalinden çekinilerek Anadolu’ya taşınmış, sonra geri getirilip Maçka Kışlası’na alınmıştır. 1955’te Harbiye Mektebi’nin jimnastik salonuna taşınan eserler 1967’de Harbiye Kışlası’nın tümüyle müze haline getirilmesiyle burada sergilenmeye başlanmışlardır. (Alıntı : yymd.phtools.net/tarihe-dokun/askeri-muze )
Kaplumbağa Terbiyecisi : Osman Hamdi Bey’in 1906 ve 1907 yıllarında iki farklı versiyonunu çizdiği tablosudur.Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından çıkartılan gazetenin on yedinci sayısında tablonun adı Kaplumbağalar ve Adam olarak geçer, ancak tabloya daha sonra yaygın olarak bilinen Kaplumbağa Terbiyecisi adı verilmiştir.
Silah Taciri : Osman Hamdi Bey’in 1908 tarihli tablosu. Ankara Resim Heykel Müzesi’nde yer almaktadır.
Osman Hamdi Bey’in Silah Taciri Adlı Eseri
Topkapı Sarayı (Osmanlı Türkçesi: طوپقپو سرايى) : İstanbul Sarayburnu’nda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahlarının yaşadığı saraydır.Bir zamanlar içinde 4.000’e yakın insan yaşamıştır.Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müze gibi ziyarete açılması Abdülmecit dönemine rastlamıştır. O dönemin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar gösterilmiştir. Bundan sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancılara göstermek gelenek haline gelir ve Abdülaziz zamanında, ampir üslupta camekanlı vitrinler yaptırılır, hazinedeki eski eserler bu vitrinler içinde yabancılara gösterilmeye başlanır. II. Abdülhamid tahttan indirildiği sıralarda Topkapı Sarayı Hazine-i Hümâyûn’un pazar ve salı günleri olmak üzere halkın ziyaretine açılması düşünülmüşse de bu gerçekleşememiştir.
Türk Tarih Kurumu (kısaca TTK) : Türk tarihinin ilk kaynaklardan araştırılması amacı ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifi sonucu 12 Nisan 1931’de kurulmuş bir araştırma kurumudur.1983 yılından itibaren Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na bağlı bir kuruluş durumuna gelmiştir.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (kısaca DTCF) : Kemal Atatürk’ün adını koyduğu ve özel görev yüklediği bir bilim merkezidir.Atatürk, fakültenin kurulmasını önerirken, çağdaş Türkiye’nin yapacağı atılımla hem ulusal bilincin gelişmesi, hem de özgür düşünceli bireylerin doğru ve ülkesine yararlı yetişebilmesi için, Türk dilinin, Türk tarihinin ve Türk kültürünün derinliğine araştırılmasının en başta gelen koşul olduğuna inanıyordu. Türkiye’de sosyal bilimler alanında seçkin bir yeri bulunan bu fakültenin kuruluş yasası TBMM tarafından 14 Haziran 1935’te kabul edilmiş ve karar 22 Haziran 1935 tarih ve 2035 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.1935-1940 yılları arasında Evkaf Apartmanı’nda faaliyetini sürdüren fakültenin bugünkü binasının planı Alman mimar Bruno Taut tarafından çizilmiştir.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi : Atatürk’ün emriyle 20 Eylül 1937’de Türkiye’nin ilk Güzel Sanatlar müzesi olarak Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde hizmete giren sanat müzesidir.Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı bir kurum olan müze, 1970’lere kadar Türkiye’deki tek sanat müzesi olarak kalmıştır. Türkiye’nin en önemli modern Türk resim koleksiyonun sahibidir ve Türkiye’nin birçok büyük ilindeki sanat müzelerinin ve Devlet Sanat Galerileri’nin kaynağı durumundadır.Müze, 2012 yılında Tophane’deki yenileme çalışmaları süren Antrepo No 5’e taşınmıştır ve adının “Çağdaş Sanat Müzesi” olarak değişmesi söz konusudur.Antrepo 5’te inşaat çalışmaları devam ettiğinden İstanbul Resim ve Heykel Müzesi kapalıdır ancak koleksiyonlarının bir kısmı Antrepo 5’in girişindeki geçici sergi salonlarında sergilenmektedir. Müzenin yeni binada 2015 yılında hizmete açılması beklenmektedir.Yetmiş beş yıl Resim Heykel Müzesi’nin adresi olan Veliaht Dairesi’nde ise Millî Saraylar Daire Başkanlığı tarafından Milli Saraylar Resim Müzesi adıyla farklı bir müze kurulmuş ve 2014’te ziyarete açılmıştır.
İzmir Resim Heykel Müzesi ve Galerisi : 9 Eylül 1952 yılında Kültürpark içerisinde İzmir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak değişimle hizmete açıldı.Daha sonra Atatürk Bulvarı’ndaki yerine taşınan galeri, plastik sanatlar alanında devletin İzmir’e yaptığı ilk hizmetlerden biridir. Galerinin açılması ile birlikte İzmir’de yaşayan sanatçılar eserlerini sergileme imkanı bulurken, aynı zamanda her yıl düzenlenen Devlet Sergileri de kente gelmeye başladı. 1973 yılı, İzmir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi için önemli değişikliklerin olduğu bir yıldır. Müdürlük görevini yürüten sanatçı Turgut Pura‘nın çabalarıyla, Galeri Müze’ye dönüştü ve Konak’taki yeni binasına taşındı.
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı veya Neoklasik Türk Üslubu veya Milli Mimari Rönesansı : Ağırlıklı olarak 1908 ile 1930 yılları arasında yaygın olan bir mimari üsluptur. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış bir üslup olsa da esas etkisini Türkiye Cumhuriyeti döneminde göstermiştir.Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek’in öncülüğünü yaptığı ve ilk aşamada Neoklasik Türk Üslubu ya da Milli Mimari Rönesansı denilen ama sonraları Birinci Ulusal Mimarlık Akımı adı verilen bu mimari üslup bir Türk milli tarzını yaratmayı hedeflemiştir. Bunu yaparken her ne kadar milliyetçi olma hedefi güdülmüşse de, klasik Osmanlı yapılarında yer alan mimari öğeleri ve süslemeleri sıklıkla kullanılmıştır. Bu akımın etkisi sadece kamu binaları ile sınırlı kalmıştır.Bu akıma Osmanlı Canlandırmacılığı veya Yeni Osmanlıcılık ismi de takılmıştır.Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın en önemli temsilcileri başta Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek olmak üzere Arif Hikmet Koyunoğlu ile İtalyan asıllı bir mimar olan Giulio Mongeri’dir.
İstanbul Modern Sanat Müzesi veya kısaca İstanbul Modern : Türkiye‘nin ilk modern sanat müzesidir. Eczacıbaşı ailesinin öncülüğünde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından kurulan müze, 11 Aralık 2004’te ziyarete açılmıştır.
Prado Müzesi (İspanyolca: Museo del Prado) : İspanya’nın başkenti Madrid’de yer alan bir müze ve sanat galerisidir.Resim ve heykel müzesi olarak kurulmuş olup, ayrıca 5.000 den fazla çizim, 2.000 baskı, 1.000 madeni para, Madalyalar ve yaklaşık 2.000 süs eşyaları ve sanat eserlerini içerir. Heykel, küçük bir sayıdaki eksik heykelsel parçalara göre 700 den fazla eserle temsil edilir. Madrid’de en çok ziyaret edilen yerdir.Dünya’nın en önemli müzelerinden biri olan, 19 Kasım 1819’da Jean de Villanueva’nın yapmış olduğu yapıda hizmete giren Prado Müzesi, krallık koleksiyonlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.İspanyol ressamlarının (El Greco, Velazquez, Goya, vb.) ve Hollanda ressamlarının (Bosch, Rubens, vb.) pek çoğunun yapıtlarının yanı sıra, birçok heykel, çizim vb. sanat yapıtı içermektedir.
Prado Müzesi ( Madrid , İSPANYA )
Kaynakça :
1. ) https://www.wikipedia.org/ 2. ) www.turkcebilgi.com
3. ) www.kulturvarliklari.gov.tr 4. ) www.kultur.gov.tr/
5. ) www.metmuseum.org 6. ) https://www.museodelprado.es/
7. ) www.artic.edu/ 8. ) https://smmoa.org/
9. ) www.mfa.org/ 10. ) www.amnh.org/